Web 3.0 ile Gelecek Yeniden Şekilleniyor!

Web, İnternet’in bir Web tarayıcısı tarafından erişilebilen sayfalardan oluşan World Wide Web’in ortak adıdır. CERN’de yazılımcı olan Tim Berners-Lee’nin “HTML” adlı metin işaretleme dilini geliştirmesiyle oluşmuştur. Web 3.0’a ulaşana kadar teknoloji Web 1.0, Web 2.0 tanımlarıyla önemli değişiklikler geçirdi, bu da özellikle kullanıcı etkileşimi ve kitleselleştirme açısından gerçekleşti. Ancak Web 3.0 ile artık makinelerin insanlardan değil, insanların makinelerden öğrenme çağının başladığı bir zamandayız.

Web’in gelişimine kısaca bir göz atacak olursak;

Web 1.0

Web’in ilk formu olan Web 1.0, yalnızca bilgi görüntülenebilmesini sağlıyordu ve statikti. İnsanların tüketici rolünde olduğu tek yönlü bir platformdu. Kullanıcı etkileşimi ve kendi içeriğini oluşturma yeteneği Web 1.0’da hemen hemen yoktu. Basit metin ve görüntü tabanlı web sayfalarından oluşan Web 1.0, ilk iş web siteleri ve medya şirketleri tarafından kullanıldı.

Web 2.0

Web 2.0 ile beraber tüketilebilecek içerik türü genişlerken, kullanıcıların da içerik üretmelerine olanak sağlandı. Kendi yazılarını, podcast’lerini veya video prodüksiyonlarını tanıtmak isteyen herkes yayın araçlarını kullanarak içerik üretmeye başladı ve katılımcı olmalarına imkan sağlandı. Artık insanlar yalnızca tüketici değil, üretici olarak da Web 2.0 da yer almaya başladı. Twitter gibi sosyal medya web siteleri, YouTube gibi video paylaşım siteleri, dünya çapında etkileşim kurmak, yakınlık oluşturmak ve işbirliğini desteklemek için benzer düşünceye sahip bütün toplulukları bir araya getirdi.

Web 3.0 (Semantik Web) Nedir?

Web 3.0 ya da Semantik Web’in net bir tanımı henüz olmasa da, kullanıcı verilerinin ve davranışlarının analiz edildiği daha kişisel bir web deneyimi sunacağından bahsedebiliriz.

Peki semantik nedir? Semantik, anlam bilimdir. Anlamları inceleyen bilim olarak düşünülebilir.

Semantik Web ise, internette arama ve analiz yoluyla içerik oluşturmak, paylaşmak ve bağlantı kurmak için kelimelerin anlamlarını anlamasına yardımcı olacak bir bilgi ağıdır. Bu da bir kullanıcının, uygulamalar ve Web ile etkileşim kurarken daha iyi, daha kişiselleştirilmiş bir deneyime sahip olacağı anlamına geliyor.

Web 3.0, insanlar ve cihazlarla sorunsuz bir şekilde arayüz oluşturmayı amaçlıyor. Artık içerik oluşturma ve karar verme, hem insanların hem de makinelerin ürünü olacak. Bu sayede içeriklerin Web kullanıcılarına son derece kişiselleştirilmiş akıllı bir şekilde dağıtılmasını sağlayacak. Örneğin arama motorunda bir kelime arattığınızda sanki size lazım olanı biliyormuş gibi ihtiyacınıza yönelik sonuçları çıkartabiliyor olacak. Çünkü arka planda makineler sizin verilerinizi analiz ederek, tamamen size özel sonuçlar için bu verileri kullanıyor olacak. Özetle, Web 3.0’ın kişiye özel sonuçlarda %99 başarı elde etmesi bekleniyor.

Web 3.0, kişisel verilerin paylaşılmadığı ve verilerden kazanç sağlanmadan kullanıcıların katılımına izin veren uygulamalardan oluşacak. Yani tükettiğiniz her içeriğin daha kişiselleştirilmiş olarak size sunulduğu bir internet deneyiminden bahsediyoruz.

Yapay zeka sistemlerinin gücü aracılığıyla bilgi insan zekası gibi işleyebilecek. Tek bir kontrol mekanizmasının olmaması da Web 2.0’dan onu ayıran en büyük özelliklerden.

Peki, bu ne anlama geliyor? Örneğin Web 2.0 üzerinde atttığınız bir tweet sansürlenebilirken, Web 3.0 üzerinden atılan bir tweet merkeziyetsiz olduğu için  başkası tarafından müdahale edilemeyecek ya da sansürlenemeyecek. Diğer bir örnek olarak, Web 2.0 da sunucular çökebilirken (örneğin yakın zamanda Instagram ve Facebook’un bir gün boyunca çökmesi ve borsalarda büyük değer kaybetmesi), Web 3.0 merkeziyetsiz olduğu için böyle bir kriz mümkün olmayacak.

Web 2.0 da kelime bazlı aramalarda yine insanların oluşturduğu bilgilere erişebiliyorduk. Semantik web, kullanıcıların daha verimli ve kişiselleştirilmiş aramalar yapmasına yardımcı olacak. Öte yandan reklam, pazarlama gibi mecralardan da daha verimli sonuçlar alınabilecek. Çünkü semantik ağlar ile etkileşim daha anlamlı hale gelecek ve tüketicilerin verilerine dayanarak kitlelere özel reklam hedeflemeleri daha da kolaylaşacak.

Görüntü teknolojisinde de çığır açacak olan Web 3.0, sanal müzeler, bilgisayar oyunları, haritalar gibi grafikler, emlak, sağlık ve e-ticaret gibi diğer sektörler üzerinde de yaygın olarak kullanılacaktır.

Fütüristler, grafik teknolojisinde devrim yaratarak gerçeğe yakın 3D sanal dünyaları hayata geçirmeyi amaçladığı için Web 3.0’a “Uzamsal Web” de diyorlar.

Web 3.0 ağları, blok zinciri ve kripto para teknolojisi gibi merkezi olmayan protokoller aracılığıyla çalışacağından, bu teknolojiyle de sorunsuz bir şekilde entegre olacak.

Başlarda belki çeşitli zorlukları olacağı doğru olsa da, Web 3.0 ile internet devriminin eşiğinde olduğumuzu söyleyebiliriz.  Hayatımıza getireceği yenilikler her alanda gerçekten akıllara durgunluk verecek cinsten.

Web 3.0 ‘a uygun geliştirilmiş örnek ürünler henüz kısıtlı olsa da, bazı uygulamalara göz atmak bu teknolojiyi anlamakta bize biraz yardımcı olabilir. 

Örneğin, Apple’ın akıllı asistanı Siri, kişiselleştirilmiş komutları yerine getirebilmek için yapay zeka ve konuşma tanıma özelliğini bir araya getirmiştir. “Yarın 8:00’de Işık ile bir toplantı organize et.” komutunu aldığında bunu hemen eyleme dönüştürebilir.

Ya da Stephen Wolfram’ın sahibi olduğu Wolfram Research tarafından geliştirilen Wolfram Alpha, matematiksel hesaplar yapan bir bilgi motorudur. Google ve Wolfram Alpha’da aynı kelime ile aramalar yaptığınızda, Wolfram Alpha’nın Google’ın arama sonuçlarına göre daha matematiksel ve detaylı veri sonuçlarıyla karşılaştığınızı gözlemleyebilirsiniz.

Web 3.0, internetin bilgi okyanusunda bize kişiselleştirilmiş olarak sunulan merkeziyetsiz veriye erişmemiz için açılan sihirli bir kapı. “İhtiyacımıza yönelik” web, şüphesiz ki bizleri şaşırtmaya devam edecek. 

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir