Risk Yönetimi Nedir?

“Sadece fazla ileri gitme riskini göze alanlar ne kadar ileri gidebileceğini öğrenir.”

-Thomas Stearns Eliot

Günlük ya da iş hayatımızda gelecek ile ilgili planlar yapar, bir yandan da bizi nelerin beklediğini bilemeyiz. Risk, genel bir tanım olarak amaç ve hedeflerimizin gerçekleşmesini engelleyebilecek bir olay veya durumdur. Bir açıdan da risk, belirsizliği ifade eder. Aslında her aksiyon, her karar içinde risk barındırır.

Risk Yönetimi Nedir?

Riskleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir, ancak alınacak önlemlerle riske ilişkin durumun meydana gelme olasılığı veya etkisi azaltılabilir. Bu açıdan bakıldığında risk yönetimi oldukça başarılı olmak bakımından büyük önem taşır. Risk yönetimi, şirket faaliyetlerini gerçekleştirirken oluşabilecek potansiyel riskleri analiz ederek, bu riskleri ve doğacak kayıpları en aza indirgemeyi amaçlayan uygulamalar bütünüdür.
Öte yandan risk yönetimi planlanırken, risk almanın başarı ve büyümeye olan katma değeri de göz önünde bulundurularak -doğru strateji ile ilerlenirse- şirketler bu durumu kendileri için pozitif bir veriye dönüştürebilirler.
Risk ve kriz, genel olarak birbiriyle karıştırılan kavramlardır. Ancak farklı olmalarına rağmen risk ve kriz birbiri ile ilişkilidir. Risk yönetimi güçlü olursa, kriz yaşanması engellenebilir veya kriz daha az hasarla atlatılabilir. Risk yönetimi sürecinde öngörülen risklerden biri gerçekleştiğinde bu durum kriz yönetiminin daha etkili uygulanmasını sağlar. Örneğin, bir şirketin fabrikasında yangın çıkması sonucu üretimin tamamen durması halinde önceden planlanmış önlemler kriz yönetimini kolaylaştırır.

Risk Yönetim Süreci

Risk yönetim süreci birbirine bağımlı beş işlem basamağından oluşur. Bu basamaklar:
• Riskin tanımlanması,
• Riskin değerlendirilmesi ve hesaplanması,
• Alternatif risk düzeltme araçları arasından bir seçim yapılması,
• Seçilen alternatiflerin uygulanması,
• Değerlendirme ve kontrol süreçlerini kapsamaktadır.
(Daft, 1991: 185).

Risk yönetimi son 10 yıldır yoğunlukla uygulanan, şirketlerin dinamiklerini korumak için en etkili yöntemlerden biri olsa da dünya çapında bir risk yönetim sistemine sahip olan bir şirket bile planlamadığı, alışılmamış risklerle karşı karşıya kalabilir. Olma olasılığı düşük, fakat etkisi yüksek bu gibi mega felaketlerde şirketlerin doğru kurgulanmış risk yönetimlerine ihtiyaçları vardır.
2020’nin başlarında bütün dünyayı etkisi altına alan ve hala devam eden Covid-19 salgını birçok şirket için iş sürekliliğine en büyük tehdit haline gelmiştir.
Covid-19 bizim için yeni olsa da, dünya çapında yaşanmış salgınların ilki değildir. Aslında, modern dünyayı etkileyen ölümcül virüslerin listesi oldukça uzun; İspanyol Gribi, Ebola Salgını, Domuz Gribi bunlardan bazılarıdır. Buna rağmen Covid-19 salgınından önce böyle bir salgına, yani riske yanıt verecek önlemleri alan dünya çapındaki şirketlerin sayısı şaşırtıcı derecede düşüktür.
Notre Dame Üniversitesi’nden Tim Loughan ve Bill McDonald, 2018’de ABD şirketlerinin %21’den azının bulaşıcı hastalık salgını riskini, kendilerini etkileyebilecek önemli bir faktör olarak gördüğünü ve bununla ilgili risk yönetimi planlarının olduğunu bildirdi.

Boston Üniversitesi’nden Tarek Alexander Hassan ve meslektaşları tarafından yayınlanan bir makalede, daha önce salgın riskinin yönetim planlamasını yapmış olan firmaların Covid-19 krizine hızlı yanıt verdiğini yayınladı.
Örneğin, bu süreçte spor giyim markası olan Nike; Çin, Avrupa ve Amerika’daki sayısız çalışanı ile mağazalarını pandemi sürecinde kapatmasına rağmen, salgın riskini Covid-19’un yayılmasından çok daha önce faaliyetlerini etkileyebilecek önemli bir faktör olarak kabul etmişti. Daha sonra pandemi döneminde hızla bir dijital pazarlama kampanyası başlatarak, daha düşük bir kar marjıyla da olsa % 5 gelir büyümesi elde etti.
Diğer bir yandan yine bir spor giyim markası olan Under Armour, pandemi döneminde hiçbir risk yönetimi planlaması yapmadığı için %23’lük bir düşüş kaydetti.
Risk yönetiminin şirket performansına olan etkisi görüldüğü üzere çok önemlidir. Potansiyel riskleri belirleyebilmek, şirketlerin performanslarını doğrudan etkiler. Kriz yönetimi, hem kuruluşlar hem de çalışanlar için artık daha önemli hale gelmesi gereken bir yönetim tekniğidir. Çünkü risk ile ne zaman karşı karşıya kalacağını öngöremeyiz, ancak önlemlerini alabiliriz.
Yaşadığımız bu dönemle birlikte, pandemi sürecinde tecrübe ettiğimiz konuları da göz önünde bulundurarak, -küçük ya da büyük ölçekli farketmez- işletmemizin risk yönetimi uygulamasını iyi yapmalıyız.
Örneğin, pandemi döneminde hayatımıza giren “yeni normal” kavramı ile birlikte dünya çapında şirketler uzaktan çalışma modelini benimsemeye başladı. Öncelikle insan sağlığı ve uzaktan çalışma modelleri, sonrasında küresel piyasadaki dalgalanmalar nedeniyle şirketler maliyetlerini düşürmeye yönelerek kullanılan ofis alanlarını da küçültme kararı aldı.
Siz de “yeni normal” dönemde, sağlığınızı ve şirketinizin maliyetlerini azaltmak için bir güncelleme yaparak risk yönetimi planlarınızı oluşturmaya başlayabilirsiniz. Profis’in size sunduğu sanal ve hazır ofis modellerini tercih edip geleneksel ofis modellerini artık bir kenara bırakarak sizin için küçük, ancak şirketiniz için büyük adımı atabilir ve risk yönetim planlamalarınızı oluşturmaya başlayabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir